1 Ja kui Tema pühakojast väljus, ütles üks Tema jüngreist Temale: „
2 Siis Jeesus vastas ja ütles talle: „Kas sa vaatad neid suuri hooneid? Ei jäeta siia mitte kivi kivi peale, mida maha ei kistaks!"
3 Ja kui Ta istus
4 „Ūtle meile, millal see sünnib ja mis on tunnuseks, kui see k
5 Aga Jeesus hakkas neile rääkima: „Katsuge, et keegi teid ei eksitaks!
6 Paljud tulevad Minu nimel ning ütlevad: „Mina olen see!" ja eksitavad paljusid.
7 Aga kui te kuulete s
8 Sest rahvas t
9 Aga pidage silmas iseendid: teid antakse ära suurkohtute kätte ja kogudusekodades teid peksetakse, ja teid seatakse maavalitsejate ja kuningate ette Minu pärast neile tunnistuseks.
10 Ja k
11 Aga kui nad teid viivad ja annavad kohtu kätte, ärge muretsege enneaegu, mida teil tuleb rääkida, vaid mis teile antakse sel tunnil, seda rääkige. Sest teie pole rääkijad, vaid Püha Vaim.
12 Ja vend annab surma venna ja isa lapse, ja lapsed hakkavad vastu vanemaile ja saadavad nad surma.
13 Ja teid vihatakse k
14 Kui te siis näete hävituse koletisi seisvat seal, kus see ei peaks seisma - kes seda loeb, see pangu tähele - siis p
15 kes on katusel, ärgu tulgu maha ja ärgu mingu sisse midagi v
16 ja kes on väljal, ärgu mingu tagasi v
17 Aga häda neile, kes on käima peal, ja neile, kes imetavad neil päevil!
18 Aga paluge, et teie p
19 Sest neil päevil on niisugune viletsus, millist ei ole olnud loodu algusest, mille Jumal on loonud, kuni siiamaani, ega tulegi.
20 Ja kui Issand ei lühendaks neid päevi, ei pääseks ükski liha; aga äravalitute pärast, kelled Tema on ära valinud, on Ta need päevad lühendanud.
21 Ja kui siis keegi teile ütleb: „Vaata, siin on Kristus, vaata seal!" ärge uskuge.
22 Sest valekristusi ja valeprohveteid t
23 Aga teie vaadake ette! Mina olen teile k
24 Aga neil päevil pärast seda viletsuseaega pimeneb päike ja kuu ei anna oma valgust;
25 ja taeva tähed peavad taevast maha langema ja vägesid, mis on taevas, k
26 Ja siis nähakse Inimese Poega tulevat pilvedes suure väe ja auhiilgusega.
27 Ja siis Ta läkitab Inglid ja kogub kokku Oma äravalitud neljast tuulest ilmamaa otsast taeva otsani.
28 Aga viigipuust
29 N
30 T
31 Taevas ja maa hävivad, kuid Minu s
32 Aga sellest päevast v
33 Vaadake ette, olge valvel, sest te ei tea, millal see aeg on käes!
34 Otsegu inimene, kes läks v
35 n
36 et ta ei tuleks äkitselt ja ei leiaks teid magavat.
37 Aga mida Ma ütlen teile, ütlen k
1 İsa tapınaktan çıkarken öğrencilerinden biri Ona, ‹‹Öğretmenim›› dedi, ‹‹Şu güzel taşlara, şu görkemli yapılara bak!››
2 İsa ona, ‹‹Bu büyük yapıları görüyor musun? Burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!›› dedi.
3 İsa, Zeytin Dağında, tapınağın karşısında otururken Petrus, Yakup, Yuhanna ve Andreas özel olarak kendisine şunu sordular: ‹‹Söyle bize, bu dediklerin ne zaman olacak, bütün bunların gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?››
5 İsa onlara anlatmaya başladı: ‹‹Sakın kimse sizi saptırmasın›› dedi.
6 ‹‹Birçokları, ‹Ben Oyum› diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi saptıracaklar.
7 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyunca korkmayın. Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir.
8 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer depremler, kıtlıklar olacak. Bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.
9 ‹‹Ama siz kendinize dikkat edin! İnsanlar sizi mahkemelere verecek, havralarda dövecekler. Benden ötürü valilerin, kralların önüne çıkarılacak, böylece onlara tanıklık edeceksiniz.
10 Ne var ki, önce Müjdenin bütün uluslara duyurulması gerekir.
11 Sizi tutuklayıp mahkemeye verdiklerinde, ‹Ne söyleyeceğiz?› diye önceden kaygılanmayın. O anda size ne esinlenirse onu söyleyin. Çünkü konuşan siz değil, Kutsal Ruh olacak.
12 Kardeş kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babalarına başkaldırıp onları öldürtecek.
13 Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır.
14 ‹‹Yıkıcı iğrenç şeyin, bulunmaması gereken yerde dikildiğini gördüğünüz zaman -okuyan anlasın- Yahudiyede bulunanlar dağlara kaçsın.
15 Damda olan, evinden bir şey almak için aşağı inmesin, içeri girmesin.
16 Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin.
17 O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline!
18 Dua edin ki, kaçışınız kışa rastlamasın.
19 Çünkü o günlerde öyle bir sıkıntı olacak ki, Tanrının var ettiği yaratılışın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır.
20 Rab o günleri kısaltmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama Rab, seçilmiş olanlar, kendi seçtiği kişiler uğruna o günleri kısaltmıştır.
21 Eğer o zaman biri size, ‹İşte Mesih burada›, ya da, ‹İşte şurada› derse, inanmayın.
22 Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar, belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse seçilmiş olanları saptıracaklar.
23 Ama siz dikkatli olun. İşte size her şeyi önceden söylüyorum.››
24 ‹‹Ama o günlerde, o sıkıntıdan sonra, ‹Güneş kararacak, Ay ışık vermez olacak, Yıldızlar gökten düşecek, Göksel güçler sarsılacak.›
26 ‹‹O zaman İnsanoğlunun bulutlar içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.
27 İnsanoğlu o zaman meleklerini gönderecek, seçtiklerini yeryüzünün bir ucundan göğün öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacak.
28 ‹‹İncir ağacından ders alın. Dalları filizlenip yaprakları sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız.
29 Aynı şekilde, bu olayların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki İnsanoğlu yakındır, kapıdadır.
30 Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak.
31 Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.››
32 ‹‹O günü ve o saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Babadan başka kimse bilmez.
33 Dikkat edin, uyanık kalın, dua edin. Çünkü o anın ne zaman geleceğini bilemezsiniz.
34 Bu, yolculuğa çıkan bir adamın durumuna benzer. Evinden ayrılırken kölelerine yetki ve görev verir, kapıdaki nöbetçiye de uyanık kalmasını buyurur.
35 Siz de uyanık kalın. Çünkü ev sahibi ne zaman gelecek, akşam mı, gece yarısı mı, horoz öttüğünde mi, sabaha doğru mu, bilemezsiniz.
36 Ansızın gelip sizi uykuda bulmasın!
37 Size söylediklerimi herkese söylüyorum; uyanık kalın!››